18 Eylül 2010 Cumartesi

OSTAKİNO KULESİ

Moskovada OSTAKİNO TV, RADYO KULESİ , Avrupanın en uzun kulesi.Yüksekliği dünyada ikinci sırada.Kulenin ekseni etrafında yavaş yavaş dönen bir halka görünümünde YEDİNCİ GÖK adı verilen bir restorant var.

SERÇE TEPELERİ

Moskovanın en yüksek tepesi SERÇE TEPELERİ .Buradan Moskovaya kuş bakışı bakılıyor.Bu tepede MOSKOVA DEVLET ÜNİVERSİTESİ var.Geceleri üniversite çok güzel ışıklandırılıyor.Bu tepede de hediyelik eşya satılan sergiler var.Geceleri buradan Moskovayı kuşbakışı seyretmek çok güzel oluyor..Geceleri gençler bu tepede müzik çalıyor ,dans ediyor, gruplar halinde çeşitli eğlenceler düzenliyorlar.
Serçe tepelerinde her zaman gelin damat görebilirsiniz.Yeni evlenen çiftler gelinlikleriyle buraya gelerek resim çektiriyorlar.

TRETYAKOF(TRETYAKOVSKAYA) SANAT GALERİSİ


25.06,2010 Rehberimiz bizi TRETYAKOVSKAYA RESİM VE IKONA SANAT GALERİSİNE getirdi.Burası dünyanın en ünlü sanatsal müzelerinin başlıcalarından birisi.Burada resim çekmek yasak olduğu için resim çekemedik.Galerinin sahip olduğu koleksiyon Rus tarihsel ve kültürel gelişiminin 1000 yılını kapsamaktadır.Bu önemli galeriyi 19.YY. sonlarında Moskovalı ünlü tüccar ve sanayici PAVEL MİHAYLOVİÇ TRETYAKOV kurmuştur.Günümüzde 100.000 den fazla paha biçilmez esere ev sahipliği yapan galeride 12.-17.yy.Eski Rus Sanatı ,18.-20. yy.Resim grafik ve heykelleri ,20.yy. sanat eserleri mevcuttur.
İki kat olan galeride (yıllardır ermeni diasporasının kullandığı kuru kafa resmi)Vasnetsov,Ayvazovski,Surikov,Brullow ve Perov gibi sadece Rus ressamların resimleri sergileniyor.
Resimler en ince detayları gösterecek şekilde çizilmiş çok büyük tablolar halinde.Bu büyük tabloları yaparken önce küçük parçalar halinde yapıp sonra bu parçaları birleştirirlermiş. Yaptıkları küçük küçük tablolar büyük tabloların yanında sergilenmekte.Resimlerde genellikle ellerinde hakimiyet sopası ve dünya var.Bununla ""Biz Dünyanın Hakimiyiz"" ifade ediyorlar.

ARBAT SOKAĞI

ARBAT SOKAĞI Moskovanın en işlek,eğlenceli sokağı.İstanbulun İstiklal caddesi gibi .Sekiz adet Türk restorantı olmak üzere pekçok restorant , kafe ve bar var.Yol kenarında anlık portre resimlerinizi yapabilecek ressamlar,amatör gitar çalan ,dans eden gençler var.Bir ucundan diğer ucuna kadar zevkle yürüyeceğiniz trafiğe kapalı olan bu yolda mağazaların rengarenk vitrinlerini gezebilir,Rus ve dünya mutfaklarının en güzel örneklerini tadabilir, kafelerde oturup kendilerini hayatın akışına kaptırmış Rusları seyredebilirsiniz.Sokakta hediyelik eşya stantları var.Rus yumurtası,kalpakları, matruşkaları,Sovyet amblemli kupaları Önemli tarihi yerlerinin magnetleri vb. pekçok hediyelik eşyayı bu stantlarda bulabilirsiniz.

17 Eylül 2010 Cuma

CANLAR KIMIN ICIN CALIYOR?

UZAY ANITI

Moskovada kaldığımız Cosmos otelinin tam karşısında UZAY HEYKELİ ve ANITI vardı.Bu heykel uzaya ilk çıkan astronot YURİ GAGARİN anısına yapılmış.Aşağıdaki resimde bu anıtı görüyorsunuz.



13 Eylül 2010 Pazartesi

VILADİMİR - SUZDAL


26.06.2010 Rehberimiz Vıladimir ve Suzdal'a exstra tur düzenlemişti.Vıladimir Moskova'nın180km. kuzeydoğusunda bir şehir.Otobüsle dört saat süren bir yolculuktan sonraViladimir'egeldik. Vıladimir'de binalar 4-5 katlı .Fazla yüksek binalar yok.Vıladimire şehri savunmakamacıyla yapılmış olan ALTIN KAPILAR dan geçerek girdik. Dünyada 5 altın kapı varmış...Vıladimir'de Meryemin Göğe Çıkış Katedrali var.Üçüncü İvan Vıladimirdeki katedrali örnek alarak aynısını Kremlinde Kızıl meydanda yaptırmış. Vıladimirde üç katedrali gezdik. Burada bulunan bu üç katedral UNESKO tarafından korumaya alınmış.

Moskova'da caddeler sekiz şeritli çok geniş.Stalin Moskovayı değiştirmiş, sokakları genişletmi,yeni caddeler ilave etmiş.

1960 yılında Suzdal ve Vıladimir'e ALTIN YÜZÜK KENTLERİ adı verilmiş. Dokuz tane altın yüzük kenti var.Altın yüzük şehirleri Rusya haritasında yüzük gibi yanyana sıralıymış.Vıladimire giderken yol boyunca DAÇA dedikleri gecekondu anlamında küçük küçük evler vardı.Hafta sonlarında insanlar yazlık ev olarak kullandıkları bu daçalarına gittiklerinden hafta sonları trafik çok yoğun oluyormuş.Moskova'da 8 ay kış oluyormuş.Kar kasım ayında yağmaya başlıyormuş.






Vıladimirden ayrılıp otobüsümüze binerek SUZDALa doğru hareket ettik.40 dakikalık bir yolculuktan sonra Suzdal'a vardık.Yol boyunca yine DAÇA dedikleri yazlık evler vardı.Suzdalda bir yerden bakınca 20 tane katedral görebilirsiniz.Suzdale vardığımızda rehberimiz bizi acele ile bir kiliseye getirdi Saat üçte kilisede çanlar çalınırmış.Bu çan sesiyle insanları ibadete çağırırlarmış.Kilisenin bahçesine girdiğimizde çanlar çalmaya başladı , muhteşem bir şeydi. .



Kilisenin en üstünde balkon gibi bir yerde yaşlı bir adam bir yere çıkmış ,elleriyle ,ayaklarıyla hareket ederek aynı anda büyüklü küçüklü bütün çanları çalıyordu..Adeta bir orkestra şefi gibi tek başına bütün çanları çaldırıyor, sanki müzik şöleni gibiydi. Çan seslerini kameraya çektim bloğuma yüklemeye çalışacağım.




Suzdalde ormanlık bir alanın içinde ahşaptan yapılmış küçük küçük pek çok ev vardı.Bu evler müze olarak ziyarete açıktı.Evlerde zengin ailelerin eşyaları,sapanları,kızakları vb. alt katta duvarlara asılı.Üst katta da yatak odaları,mutfakları eşyaları vardı,.Aynı ormanlık alanın içinde ayrıca ahşaptan yapılmış yel değirmenleri ve su çıkrıkları vardı.


1980 yılında yapılan yarışmada SUZDAL Rusyanın en güzel şehri seçilmiş.Ödül alan tek şehir Suzdal. Burada herkes salatalık yetiştirirmiş.Salatalıktan turşu yapıp satıyorlar. Salatalığı meyve olarak görüyorlar.Suzdalde yollarda ahşaptan yapılmış hediyelik eşyalar satan stantlar vardı


Suzdale girişte sağlı sollu beyaz boyalı küçük sur duvarlar var.Bunlara GÜMÜŞ KAPI deniliyor.Evler genellikle iki katlı.Zengin tüccarların evleri ana caddenin etrafında sağlı sollu sıralanmış.



Moskova turizme yeni açılıyor.Sovyet döneminde turizme kapalıydı.Onun için otellerde restorantlarda ,mağazalarda hizmet pek iyi olmuyor.İnsanlar turizme henüz daha alışamamışlar.Moskova alfabesi KİRİL ALFABESİ. Harfler değişik. Onun için mağazalarda, restorantlarda çalışan insanlarla anlaşmak oldukca zordu.İnsanlarını biz Türklerle kıyasladığımda bana çok soğuk ve de anlayışı kıt geldiler.Başka ülkelerde yabancılarla tarzanca ingilizce veya işaret diliyle anlaşabildiğimiz halde Ruslarla anlaşmak oldukça zor oldu.

moskova metrosu










Dünyanın en görkemli ve büyük metrosu Moskova'da.Her bir istasyonu birer sanat eseri gibiolan metro istasyonu Josef Stalinin emriyle1931 de yapılmaya başlanmıştır.Günümüzde büyüklük bakımından Newyork ,Paris ve Londra metroları ile karşılaştırılırsa da iç mimari ve dekorasyon bakımından dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir.Herbiri sanat harikası olarak kabul edilen istasyonlarda her bir dakikada bir geçen metrolarla 7-9 milyon kişi taşınmaktadır.Metroda kapkaç ve hırsızlık olayları çok oluyormuş, rehberimiz çok dikkatli olmamız için bizi uyardı.Metroya girişte turnikelerden geçerken kart basılıyor..Yeşil ışık yanması bekleniyor ve geçiliyor.Şayet yeşil ışık yanmadan geçmeye kalkışılırsa turnikenin iki yanından otomatik olarak çıkan demir kollar hızla insana çarparak adeta biletsiz geçen kişiyi cazalandırıyor. Metroya girince çok uzun bir yürüyen merdivenle yerin çok altına ,derinlere iniyorsunuz.Tavanlarda muhteşem kristal avizeler,duvarlarda resimler,heykeller, vitraylar ,mozaikler, mermerler.


Her metronun ayrı bir güzelliği var.Havalandırma duvarlardaki ışıklandırmaların altından yapılıyor.Heykellerin olduğu metroda mutlaka her heykelin çapraz karşısında simetrik olarak aynı heykelden vardır.Her metro istasyonu ayrı bir güzellikte müze gibi ve de ışıl ışıl.Moskovada yıldız motifleri çok kullanılıyor.Metroda da tavandaki mantar avizelerin ortasında yıldız motifleri var.Vitray süslemeleri olan istasyonda vitraylarda lale motifleri kullanılmış. .İstasyonlarda duvarlarda kabartma resimler var ve bu resimlerde orak-çekiç ve yıldız mutlaka görülür.





11 Eylül 2010 Cumartesi

KİLİT MEYDANI


Moskova' da gezinirken nehrin kıyısındaki yolun ve köprünün üzerinde metal ağaçlar gördük.Buraya kilit meydanı deniliyormuş.Yeni evlenen çiftler nikahdan çıkıp gelinlikleriyle bu meydana geliyor.Aldıkları asma kiliti bu metal ağaçlara kilitleyerek anahtarını da nehire atıyorlar ve dilek diliyorlarmış.Bunun onlara uğur getireceğine inanıyorlar.Moskovada gezerken her an her yerde bir gelin damat görürsünüz.Burada gençler evleniyor.Bir kaç arkadaşıyla birlikte bir öğle yemeği yiyor.Nikahdan sonra bir limuzine binerek yanlarında çok şık giyimli birkaç arkadaşları ve fotoğafçıları ile şehrin en güzel ,tarihi yerlerini geziyor buralarda resimler çektiriyorlar.Rusyada her an evlenen insanlar görüldüğü gibi boşanma oranı da çok fazla imiş. Moskovada gelinler mutlaka gelinlik giyerler ve ellerinde de mutlaka çiçekleri olurmuş. Kilit meydanındaki sıra sıra dizili pek çok metal ağaç büyüklü küçüklü pek çok kilitle doluydu.Kilitlerin üzerine bazıları isimlerini yazmış, bazıları da sadece baş harflerini yazmıştı.Bu ağaçlar kilitle dolunca belediye bu kilitleri keserek çıkarıyormuş.

moskova'ya gider iken....


24 haziran 2010 da St.Petesburg'dan ayrılıp bir saatlik bir uçak yolculuğundan sonra MOSKOVA ya geldik.Tur rehberi bizi hava alanında karşıladı.Otobüsle panaromik şehir turu yaptık.Moskova görkemli binaları olan çok büyük bir şehir.Maney meydanında sağ tarafta Aleksandra bahçeleri var.Bu bahçede Kremlin duvarında 1967 yılında MEÇHUL ASKER ANITI açılmış.Asker yatıyor gibi üzerine kalpağı konulmuş,yanında meşaleler yanıyor..


Aziz Basili Kilisesi


Kızıl meydan girişinde TARİH MÜZESİ

Aleksandra bahçelerinde yol boyu ilerleyerek Senato binasının önünden geçtik.
KREMLİN SARAYI
Kremlin devrim öncesi Rus çarlarının ikametgahıydı.Moskova ırmağından 40 km.yükseklikte bulunan BorovitskıyBurnu üzerinde28 hektarlık bir alana yayılan,çevresi 20 metre yükseklikte surlarla kaplı bir saray.Günümüze kadar Lenin ve Stalinin de içerisinde bulunduğu birçok Rus Çar ve devlet adamlarının ülkeyi yönettiği efsanevi bir kale.Bugün de Rusya devlet başkanı Dmitri Medvedev'in de çalışma ofisi ve yönetim merkezi burada bulunduğu için binaların bir kısmı geziye kapalı durumda.

KREMLİN ,çevresindeki surları ,bahçeleri,çeşitli binaları ve katedralleri ile gerçek bir müze.Çarlık döneminde vaftiz ,tac giyme,ve cenaze törenleri bu katedrallerde yapılmış.

ÇAR ÇANI:
200 ton ağırlığında dünyanın en büyük Çar Çanı Kremlinde bulunmakta.Bu çanın uzunluğu 6.14 metre Yüksekliği 81 metre .Çan hiççalınmamış.Demir döküldükten hemen sonrs 1737 de çıkan yangında büyük bir parçası kopmuş.Parça ve çan yolda duruyor



ÇAR TOPU:
1586 dan kalma dünyanın en büyük toplarından 40 tonluk ÇAR TOPU Kremlinde.17. yüzyılda dökme sanat eseri olan bu top hiç kullanılmamış.








HERMİTAJ'DA GÜN BATIMI




Deli petronun bahçeleri gezisinden sonra otobüsümüz bizi şehir merkezinde NEVSKY caddesinde bıraktı.Haydar beyin harita bilgisi tıpkı kuzenim Fatma gibi çok kuvvetliydi . Barselona'da Fatma bize rehberlik yapmıştı , burada da Haydar beyin arkasına takılıp rehber olmadan DR.Haydar bey ve hanımı Berat hanımla birlikte St. Petesburg sokaklarında gezintiye çıktık.Gece saat bire kadar gezdik,pek çok resimler, videolar çektik.St. Petesburg sokaklarında gezinirken gelinimiz Beyhan İstanbul'dan telefon açtı.Tolga'nın İzmir'de askerde sınavı birincilikle kazandığını,üç aylık eğitimin sonunda askerliğinin kalan bölümünü İstanbul'da yapabileceğinin müjdesini verdi.Çok sevindik dünyalar bizim oldu,sevincimden ağladım.Bu arada Kübra'dan da mesaj geldi Yıldız'ın ameliyatının başarılı geçtiğini yazmış.İki sevinçli haberi birlikte aldım ,çok mutlu oldum.

Bu sevinçli haberleri kutlamalıydık.Saat 23.50 de sokaklarda gezinirken Hermitaj Sarayının karşısında Neva nehri üzerinde gemiden restore edilerek yapılmış bir kafe bulduk.Orada oturarak bu mutlu haberlerimizi kutladık.Bu saatte güneş hala batmamıştı.Tam karşımızda büyük bir köprü vardı. Bu köprü gece yarısından sonra 1.30 da kitap yaprağı gibi açılıyor ve gemiler buradan geçiyormuş.Onun için otelimize gidebilmemiz için bu saate kadar köprüyü geçmek gerekiyormuş.Gemiden köprünün resimlerini çektim.Sonra yürüyerek köprünün üzerine geldik.Köprünün açıldığı noktada durduk resimler, videolar çektik.Saat gece 24.00 güneş hala batmamış.Güneşin batışını köprünün üzerinden seyrettik.Gökyüzü al al oldu.Gökyüzünün kırmızılığı denize de vuruyordu. Muhteşem bir manzara vardı. Saat 24.30 oldu hala hava kararmadı.Beyaz geceleri tam anlamıyla yaşamış olduk.Zaten 21 Haziran en uzun günün olduğu gün.Biz bilmeden en güzel zamanında buraya gelmişiz..Herkese de bu tarihte gitmelerini tavsiye ederim.Bizim buraları görmemize vesile olan çocuklarımıza da ayrıca çok çok teşekkür ederiz.
Gece Saat 1.00 de bir taksiye binerek otelimize geldik.Otelimizin yanında Baltık denizinin kıyısında bir kafede oturduk.Gökyüzü hala alacalı tam kararmamıştı.Kafede kahvelerimizi içtikten sonra otelimize geldik.Otel odamız 11. kattaydı. Yattığım yerden gökyüzünü seyrediyordum.Saat 2.05 gökyüzü hala aydınlık..Uyumak istemiyordum ama bir ara gözlerim dalmış. Gözümü açtığımda saat2.25.Yattığım yerden gökyüzüne bakıyorum.Aynen bizim memleketimizde sabah güneş doğarken olan alacalı aydınlık gibi gözüküyor.Sanki güneş doğuyor.Hiç batmadı ki zaten. Güneş ufuk çizgisine kadar inip batmadan tekrar doğuyor sanırım.Bütün gece boyunca otel odasından yattığım yerden karşıdaki binaları çok rahat çıplak gözle görebiliyordum .Demek ki hiç gece olup karanlık olmadı.Saat 3.25 gün aydınlanıyor.Bu arada biraz uykuya dalmışım saat 4.35 uyandığımda gün tamamen aydınlanmıştı.Yani burada bu aylarda gece hiç olmuyor



DELİ PETRONUN SARAY BAHÇELERİ




23 haziran 2010 da rehberimiz eşliğinde Petergof'ta Deli Petro'nun saray bahçelerini gezmeye gittik.Burası şehrin 29 km. dışında Finlandiya körfezi kıyısında Baltık denizine açılıyor..Petro nun planlarını kendisinin çizdiği yazlık sarayının bahçelerindeyiz.Bahçelerde bütün her şey simetrik yapılmış.Binalar, anıtsal çeşmeler,4 şelale, simetrik bahçe düzenlemeleri,arslanların ağzından fışkıran sular, fıskiyeler muhteşemdi.100 ün üzerindeki altın kaplama eski yunan ve roma heykellerinin ağızlarından çıkan sular,fıskiyeler, şelaleler, simetrik bahçeler görülmeye değerdi.





10 Eylül 2010 Cuma

AMSTERDAM MI ? VENEDİK Mİ? ST.PETERSBURG MU?


Hangisi en güzel kanal kenti acaba? Her taraf köprüler ve heykellerle dolu. Kentin her tarafını dolaşan Neva nehri üzerinde kanallarda bir tekne turu yaptık.
nehirin iki tarafında Barok tarzının en güzel binaları var.Puşkinin yaşadığı ev, genel kurmay binası, Hermitas sarayı, Isak kadetrali, Kanlı kilise,Yazlık bahçe, Petro sarayı, Aurora savaş gemisi, gibi önemli yapıları kanalda gezerken gördük.

Hermitaj sarayı; Rusyanın en büyük, en zengin müzesi Üç milyona yakın tarihi eser var.Büyük,küçük,eski ,yeni ve tiyatro binaları ile beş kompleksten oluşan bir saray .Rehber eşliğinde üç saatte bütün sarayı acele acele gezdik bol bol resimler çektik.Altta görülen tablo gibi olan resim kocaman bir duvarı kaplayan büyük bir halı idi.

James cox' un 18. yy. ın ikinci yarısından kalma ünlü" Tavus Saati "Leonardo da Vincinin "Çiçek ve Madonna" tabloları vb. pek çok tablo yer alıyor.





Sarayda tavanlarda büyük büyük altın kaplamalı kristal avizeler asılıydı.Ayrıca sarayın bütün tavanları simetrik motiflerle kaplıydı.Tavanlarda işlenmiş olan motiflerin aynıları yerdeki parkelere de işlenmişti.Üçkatlı olan müzenin her yeri sanat eserleriyle donatılmıştı.En üst katta modern resimler sergilenmekteydi.








kanalda tekne turu:
St Petesburg Finlandiya körfezine dökülen NEVA nehri deltasında 42 ada üzerine kurulmuş bir şehir.İki yakayı birbirine bağlayan sayısız köprüler ve elliye yakın kanal var.Bundan ötürü burası kuzeyin VENEDİK i olarak anılıyor. Neva nehri 70 km uzunluğunda her iki kıyısında barok tarzında pek çok tarihi binalar bulunan bir nehir .Bu kanal üzerinde kiralanan sandalla bir saat gezindik. Pek çok köprünün altından geçtik.






Yukarda görülen gemi neva nehrinden Hermitajı bombalayan gemi.Önünde Rus donanmasının bayrağı var.Günümüzde bu gemi müze olarak kullanılıyor.Müzede dünyanın değişik ülkelerinden gelen hediyelik eşyalar sergileniyor.Türklerden gelen iki parça çini de burada sergilenmekte



YOL ARKADAŞLARIMIZ


Gezide tanıştığımız ve tanıştığımız için çok mutlu olduğumuz arkadaşlarımız, Haydar Bey ve Berat Hn.

BEYAZ GECELER

Bu gezinin bu günde olmasının bir anlamı var. Bu gece burada, St. Petersburg'da en uzun gündüzünü yaşıyoruz.
Saat 24:15 şu anda hala hava kararmadı. Hava hala kararmadı, biraz yağmurlu.Otobüsle otelimize gelirken yağmur yağıyordu sonra durdu, şimdi yine başladı.
Biraz kentten bahsedeyim. Çok büyük binalar daha doğrusu konut blokları var, bu binalar devletin yaptığı evler. Numaralandırılmışlar. İnsanlar bu konutlarda bedava oturuyor, sadece elektrik, su vs. şeylere para veriyorlar. Kira diye birşey yok.
Isıtma için merkezi bir sistem kurulmuş.Bütün evlere yeraltından borularla doğal gaz, sıcak su veriliyor.St.Petersburg, geniş bulvarları, dingin suları, köprüleri ve mimarisi ile kuzeyin Venedik'i olarak anılıyor.



Finlandiya körfezine dökülen Neva nehri deltasında 42 ada üzerinde kurulmuş bir şehir. İki yakayı birbirine bağlayan sayısız köprü, elliye yakın da kanal var.Yukarıdaki resimde görülen gemilerle kanallarda gezinti yapılıyor.

Haziran ayı sonlarında başlayan ve günün kararmaya başladığı saatlerde yaklaşık iki saat süren alacakaranlığa meşhur "BEYAZ GECELER" deniliyor.
St.Petersburg, Rusya'nın 2., Avrupa'nın ise 4.büyük şehri.


ST.PETERSBURG'DA OLMAK


Evet. uçağımız St. Petersburg'a indi. Valizimizi aldık. Tur rehberimizi bulduk. Buradaki rehber bizi bekliyordu alanda..Hemen dolar bozdurup ruble yaptık. Rehberimiz Mustafa Özdemir ile birlikte uzun bir otobüs yolculuğundan sonra otelimize geldik. otobüsün camından bu güzel kenti görmeye başladık. Geniş yollar dikkatimizi çekti.

otelimiz Park-in'e yerleştik. Aşağıda resmini göreceksiniz.Çok büyük bir otel. Aşağıda net çıkmamış olsada otelin bir fotoğrafını koyuyorum.
Akşam saat 21.00 da Lobide toplanıldı. Akşam kenti gezeceğiz. Akşam diyorum ama aslında hala gündüz. Lobide Dr.Haydar Bey ve eşi eczacı Berat Hn. ile tanıştık. Hep birlikte yürüyerek metroya gittik. Saat 23:30 'a kadar sokaklarda çevreyi gezdik bu saate kadar hala gündüz gibi aydınlık.





YOLCULUK BAŞLIYOR


Uçak saat 14:30 da İstanbul'dan hareket etti. 18:30'da St. Petersburg hava alanına indik.
saatler bir saat ileri burada.Anı Turla gidiyoruz.Havalanında tur rehberi bizden sonra geldi.O gelmeden uçuş işlemlerini yaptık. Sonra rehberi bulduk,. elimize zarfımızı verdi. Pasaport kuyruğuna girdik. Görevli pul istedi. Hemen rehbere telefon açtık.Söylemeyi unuttuğunu söyledi.Arkamızda sıra bekleyenler, geç kalacağız diye söylendiler haklı olarak.Görevli beni içeri aldı.Mehmet Pul almak için gitti.Anı tur görevlisinin dikkatsiz ve ilgisiz oluşu canımızı çok sıktı. Neyse geçtik sonunda..uçağa bindik. Uçak kalktı derken... hava trafiği nedeniyle uçak kalkamadı bir türlü. epeyce bekledik vee uçak kalktı..

NELER GÖRDÜM NELER...

gezdiğim gördüğüm yerleri tanıtacağım. bu blogta. ilk olarak 21.06.2010 da yani kuzey yarim kürenin en uzun gündüzünü yaşadığım St.Petersburg, BEYAZ GECELER gezimle başlıyorum..
herkese iyi yolculuklar..